Türkiye’yi derinden sarsan deprem felaketi psikolojik olarak herkesi etkiledi. Sadece depremi yaşayanlarda değil, yaşamayanlarda da travmalar oluştu. Yetişkinlerin bile yönetmekte zorlandığı bu süreçte en çok etkilenen ve deprem faktörünü algılamaya çalışanlar çocuklar oldu. Uzman Klinik Psikolog Öğr. Gör. Selin Kalabaş, çocukların kaygılarını azaltmak için öncelikle yetişkinlerin kendilerini iyileştirmesi gerektiğini belirtti.
Merkez üssü Kahramanmaraş olan, 11 ilde büyük yıkıma neden olan deprem felaketi sonrası Türkiye yaralarını sarmaya çalışıyor. Birçok çocuk ilk defa depremi yaşadı ya da deprem kavramını duyarak medya üzerinde görüntülerle karşılaştı. Çocukların depremi anlamasının yetişkinlerden farklı olduğunu ifade eden İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi, Çocuk Gelişimi Bölümü’nden Uzman Klinik Psikolog Öğr. Gör. Selin Kalabaş, “Çocukların kaygılarını azaltmak için belirsizliğin ortadan kaldırılması gerekir. Olayları anlamlandırmaları için, yaşlarına uygun açıklamalar yapılmalıdır.” dedi.
“Oyun ve resim yardımı ile deprem konusu anlatılabilir”
Okul öncesi dönemde çocuklar “neden” sorularına sıklıkla başvuruyor. Bu yaşlardaki çocukların sorularına kısa ve net cevaplar vermek oldukça önem teşkil ederken, anlamayıp tekrar soru sorduklarında da sorularına yaşlarına uygun bir biçimde cevap verilmesi gerekiyor. Çocukların sorularında farklılıklar görülse de deprem kavramıyla karşılaşan çocuğun “güvende miyim?” sorusuna cevap aradığını belirten Uzman Klinik Psikolog Öğr. Gör. Selin Kalabaş, “Öncelikle, çocukların kaygılarını azaltmak için yetişkinlerin kendilerini iyileştirmesi gerekiyor. Okul öncesi dönemde kalıcılık ve süreklilik kavramı henüz tam gelişmediğinden yıkılan evlerin eski haline döneceğini ya da ölenlerin tekrar canlanacağını düşünebilirler. Bu dönemde özellikle sorulan soruları somutlaştırarak cevap verilmesi önemlidir. Oyun ve resim yardımı ile deprem konusu anlatılabilir.” dedi.
Görüntülere dikkat! “Hem kendisinin hem de ailesinin aynı olayı yaşayacağını düşünüp kaygılanabilirler”
Okul çağındaki çocuklarda süreklilik ve kalıcılık kavramlarının geliştiğini ifade eden Kalabaş, “Bu yaşlardaki çocuklar, ölen kişilerin ya da yıkılan evlerin yerine gelmeyeceğini bilir fakat durumu kabullenmesi bir yetişkin gibi olmaz. Bu dönemdeki çocukların hislerini öğrenmek için yetişkinlerin kendi duygularını saklamaması ve durumu ajite etmeden onlar ile paylaşması çocukların da kendi duygularını dışa vurmalarına sebep olur.” diyerek okul çağındaki çocuklarla sohbet ederek yaşlarına uygun bir şekilde deprem hakkında bilgi verilmesinin önemine değindi. Çocuklara yer kabuğunun hareketlerinden ve doğa olaylarından çok detaya girmeden bahsedilerek depremin anlatılması gerektiğini vurgulayan Kalabaş, “Çocuklar sebep-sonuç ilişkisi kurmakta zorlanabilirler. Bunun unutulmaması gerekiyor. Çocuklarla, depremin etkileri ve sonuçları hakkında sohbet edilmeli; çocuğun duygu ve düşüncelerine müdahale etmeden, nasihat vermeden ve özellikle duyguları bastırılmadan dinlenmeli.” şeklinde belirtti.
Deprem ile ilgili paylaşılan görsellerin ve videoların çocukları olumsuz yönde etkilediğini belirten Uzman Klinik Psikolog Öğr. Gör. Selin Kalabaş sözlerini şu şekilde sonlandırdı;
“Yaklaşık 7 ya da 8 yaşlarına kadar çocuklar hayal ile gerçeği ayırt etmekte zorluk yaşadıkları için hem kendisinin hem de ailesinin aynı olayı yaşayacağını düşünüp kaygılanabilirler. Görüntüleri gördüklerinde ise mutlaka durumu açıklamak, olayları anlamlandırmasına sohbet ederek yardımcı olmak gerekir.”
Mühendislik fakültelerini değerlendiren, kâr amacı gütmeyen ve bağımsız bir...
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Müdürlüğü ve Güz...