Fizyoterapist Gülşah Konakoğlu doktora tezi için yaptığı araştırmalar sonucunda beyin ile iç organlar arasında bağlantıyı sağlayan vücuttaki en uzun sinir olan vagus ile beyinde motor hareketleri denetleyen kortikospinal yollar arasında yeni bir bağlantı olabileceğine dair bulgular elde etti. Konakoğlu, “Bu bilgi eğer bilimsel anlamda da kanıtlanabilirse yepyeni bir çığır açacaktır” dedi.
Gezgin sinir ya da serseri sinir olarak da bilinen ve vücuttaki en uzun sinir olan vagus ile ilgili yeni bir araştırma tezi ortaya atıldı. Beyin ve iç organlar arasında iletişimi sağlayarak organların daha sağlıklı ve düzenli çalışmasını sağlayan vagusun, beyinde yer alan ve vücudun karşı yarısındaki motor hareketin denetiminden sorumlu kortikospinal yollar ile bir bağlantısı olabileceği düşünülüyor. Bu zamana kadar literatürde benzer araştırma bulunmayan Fizyoterapist Gülşah Konakoğlu’nun doktora tezi için yaptığı araştırmalarla birlikte bilimde yeni bir bilgi olarak yer alması bekleniyor.
“Sağlıklı kişilerde vagus sinir uyarımının EEG ve EMG ölçümüne etkisi” başlıklı doktora tezi için araştırmalar yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Gülşah Konakoğlu 90 kişi üzerinde yaptığı raporlamalar sonucunda vagus sinirinin uyarılması ile birlikte kortikospinal yollarla arasında bir bağ olabileceği sonucuna vardı. Ölçümleme için başladığı çalışmaların sonuçları karşısında şaşırdıklarını dile getiren Gülşah Konakoğlu yeni bir bulgu olabilecek araştırması hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulundu.
Ödül alan tez çalışması hakkında öncelikli olarak vagus sinirinin öneminden bahseden Gülşah Konakoğlu, “Vagus siniri beyin ile iç organlar arasında bağlantı sağlayan vücuttaki en uzun sinirdir. Dolayısıyla iç organların düzgün çalışmasını sağlıyor. Gezgin sinir, serseri sinir olarak da biliniyor. Vagus sinirinin uyarımını normalde vücudumuz kendimiz yapıyor ve organlar dengeli çalışıyor. Fakat vücudumuz otonom sinir sistemi disfonksiyonlarına bağlı olarak yani strese bağlı bozukluklar gibi sebeplerden dolayı bazen o uyarımı yapamayabiliyor. Böyle durumlarda vagus sinirini uyarmak için terapötik yöntemlere başvurulabiliniyor. Bunlar cerrahi yöntemler oluyor. Cerrahi dışında noninvaziv yöntemler de olabiliyor. Cerrahi yöntemlerin tabi bir takım komplikasyonları var. Basit ve ucuz olduğu için son yıllarda noninvaziv yöntemler ön plana çıkıyor” dedi.
“KULAKTAN YAPILAN UYARIMLAR BAĞLANTIYI ORTAYA ÇIKARDI”
Uyarılma yöntemi olarak genellikle vagusun dışarı ile tek bağlantısı olan kulağın tercih edildiğini ve bu yüzden de araştırmalara katılan kişilerin kulaktan uyarıldığını aktaran Konakoğlu tez ile ilgili sözlerine şöyle devam etti:
“Noninvaziv yöntemlerden özellikle kulaktan uyarılanlar daha çok ön plana çıkıyor. Çünkü yan etkisi daha az. Biz de çalışmamızda kulaktan uyarım yaptık. Yani vagus sinirini kulaktan uyardık. Yapılan araştırmalara baktığımızda günümüze kadar hep kardiyak yan etki ihtimali nedeniyle sol kulaktan uyarı yapılmıştı. Biz farklı kulaklardan uyarımlar yaptık.”
“Katılımcıları 30’ar kişiden üç gruba ayırdık. Bir grubu sol kulaktan uyardık, bir gurubu sağ kulaktan uyardık, diğer grubu da her iki kulaktan uyardık. Elde ettiğimiz sonuçlar enteresandı. Bu uyarımı yaptıktan sonra öncesinde ve sonrasında yaptığımız EEG ve EMG ölçümleri ile uyarımın etkisini değerlendirdik. Sonuçlara baktığımızda özellikle EMG sonuçları bizi şaşırttı, çünkü sol kulaktan uyardığımız grupta vücudun sağ tarafında sağ kulaktan uyardığımız grupta vücudun sol tarafında her iki kulaktan uyardığımız grupta da vücudun her iki tarafındaki kasların aktivasyon artışı olduğunu tespit ettik. Beynin bir tarafı beynin karşı tarafındaki motor hareketlerini kontrol ediyor. Bunu beyin de korteks de kortikospinal yolların çaprazlaması sayesinde gerçekleştiriyor. Dolayısıyla bizim elde ettiğimiz sonuçlar kortikospinal yollarla vagusun bağlantısı olabileceğini gösteriyor. Bilimsel olarak böyle bir bağlantının olup olmadığı bilinmiyor. Ama beyinde keşfedilmemiş çok fazla alan var. Gelecekte yapılacak olan çalışmalar bunu kanıtlayabilirse bilimde yepyeni bir çığır açacaktır bu bilgi.”
“YAKIN ZAMANDA BİLİM DÜNYASI İLE PAYLAŞILACAK”
Q1’de yer alan prestijli bir bilim dergisinden ön kabul alan çalışmanın yakın zamanda bilim dünyası ile de paylaşacağını söyleyen Konakoğlu, bu bağlantının ileride çok farklı hastalıkların tedavisinde büyük önem taşıyabileceğini dile getirdi. Konakoğlu son olarak, “Vagus siniri yeterince uyarılmadığında otonom sinir sistemi disfonksiyonlarına neden oluyor. Strese bağlı bozukluklar bunlardan birisi. İç organlarımız sağlıklı çalışamıyor. Çünkü beyin ile organlarımız arasında bağlantı bozulmuş oluyor. Bu daha çok psikosomatik kökenli hastalıklarda sayılabilir. Fibromiyalji, migren, MS, parkinsonu tetikleyici olabilir ve romatolojik hastalıklar hatta kansere davetiye çıkarabilir. Vagusun düzenli uyarılması iç organlarımız için son derece önemli. Ortaya çıkardığımız bu yeni bağlantı da ileride birçok hastalığın tedavisinde kullanılacağını biliyoruz. Çalışmalarımızın sonuç verecek olması ve bilime kattığımız değer için mutluyum” diyerek sözlerini sonlandırdı.
İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde düzenlenen Kulüp Tanıtım Haftası, kampüsü...
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) akademisyenlerinden Doç. Dr. Anıl Niş...