Kullandığımız beş duyu, gündelik yaşamda dış dünya ile iletişim içinde olmamızı sağlıyor. Duyu bütünleme bozukluğu yaşayan çocukların sıradan bir beceriyi gerçekleştirebilmek için bile daha fazla uyarana ihtiyaç duyabileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Konakoğlu, tedavi sürecinde ebeveynlere de eğitim verilmesi gerektiğini ifade etti.
“Duyu bütünleme” kavramı sık sık karşımızı çıkıyor. Duyu bütünleme, beden ve çevreden gelen duyuları organize eden nörolojik bir bilgi süreci olarak biliniyor. Beş duyumuzu kullanmamız, gündelik yaşamda dış dünya ile iletişim içinde olmamızı sağlarken; vücudun pozisyonunu, hareketini ve yer çekimine karşı pozisyonunu kontrol eden iç duyular da bulunuyor. Duyusal organizasyon sürecinde beynin sürekli olarak seçme, filtreleme ve gelişme özelliklerini kullandığını ifade eden İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Konakoğlu, bu sürecin davranış ve öğrenmenin temelini oluşturduğunu belirtti.
“Duyusal uyumun işlevsiz olması, performansı ve günlük aktivitelere katılımı zorlaştırır”
Gündelik yaşamda, çeşitli aktivitelerin anlamlı ve amacına uygun şekilde gerçekleştirilebilmesi duyusal uyum sayesinde sağlanıyor. Duyu bütünleme bozukluğu, duyusal girdinin beyinde uygun şekilde bütünleştirilememesi veya düzenlenememesi sonucunda gelişim, bilgiyi işleme ve davranışta değişen derecelerde problemlere yol açıyor. Yeterli duyusal uyum ve işlemenin geliştirilmesinin öğrenme ve davranış için öncü olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Konakoğlu, “Duyusal uyumun işlevsiz olması, performansı ve günlük aktivitelere katılımı zorlaştırır. Beyin, duyusal bilgiyi etkili bir şekilde işleyemediğinde davranışa da yansır ve öğrenme engellenir.” şeklinde belirtti.
“Aşırı duyarlı bir çocuk dokunulmaktan, kalabalık yerlerden ve gürültülü seslerden rahatsızlık duyabilir”
Duyu bütünleme bozukluğunun semptomları hangi duyunun etkilendiğine; bu duyunun nasıl etkilendiğine ve bozukluğun ciddiyetine bağlı olarak değişiyor. Bu bozuklukların bazen tek bazen de birden fazla duyu sisteminde görülebildiğini ifade eden Konakoğlu, “Duyu bütünleme bozukluğunun 3 alt tipi mevcuttur. Bunlar; aşırı duyarlılık, aşırı duyarsızlık ve duyu arayışıdır. Böyle durumlarda çocuklar sıradan bir uyarana, sıradan olmayan yanıtlar verebilir. Örneğin; aşırı duyarlı bir çocuk dokunulmaktan, kalabalık yerlerden ve gürültülü seslerden rahatsızlık duyabilir. Aşırı duyarsız bir çocuk ise yeterince duyu bilgisi alamadığından, sıradan bir beceriyi gerçekleştirebilmek için bile daha fazla uyarana gereksinim duyar. Dokunmaya ve hissetmeye karşı eğilimlidir.” dedi.
“Ebeveynlere, çocuğun daha önce algılanmayan reaksiyonları ve anlaşılamayan duyguları ile ilgili bilinçlenmeleri için eğitim verilmelidir”
Duyu bütünleme tedavisinde terapist, çocuğun duyu profiline göre aktiviteleri ve çevreyi düzenleyerek uygun davranışlar geliştirmesini sağlıyor. Bu tedavi sürecinde farkındalık yaratmanın çok önemli olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Gülşah Konakoğlu, “Ebeveynlere, çocuğun daha önce algılanmayan reaksiyonları ve anlaşılamayan duyguları ile ilgili bilinçlenmeleri için eğitim verilmelidir. Duyusal uyumun kullanılmasıyla çocuklar, daha yüksek seviyelerde kaba motor ve ince motor beceriler sergileyebilirler. Aynı zamanda bu durum güvenlerini artırabilir. Kendi kendinin kontrolünü daha iyi yönetebilir ve dikkat süreleri uzayabilir.” şeklinde belirtti.
İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde düzenlenen Kulüp Tanıtım Haftası, kampüsü...
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) akademisyenlerinden Doç. Dr. Anıl Niş...