Viral hepatitler tüm dünyada yaygın olarak görülen ve Türkiye'yi de yakından ilgilendiren önemli bir halk sağlığı sorunu. Bu virüs aynı zamanda insanlık tarihi kadar da eski. Dünyada yaklaşık yılda 1,4 milyon insanın viral hepatit tiplerine bağlı hastalıklardan öldüğünün tahmin edildiğini belirten Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Nurten Elkin, “Yaklaşık 2 milyar yani her 3 kişiden birinin HBV ile 185 milyondan fazla kişinin ise HCV ile enfekte olduğu tahmin ediyoruz” dedi.
VİRAL ENFEKSİYONLAR KRONİK HEPATİTİN EN SIK NEDENİ
Viral hepatitler veya bulaşıcı sarılık denilen hastalığa değişik virüslerin neden olduğunu dile getiren İstanbul Gelişim Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin, “Bu virüsler karaciğer hücrelerini enfekte edip onları bozar ve sistemik bir hastalığa yol açar. Hepatit ise karaciğerde yaralanma veya iltihaplanma olup, değişik nedenlere bağlı olarak gelişebilir. Viral enfeksiyonlar ülkemizde kronik hepatitin en sık nedenidir” diye konuştu.
HEPATİTE YOL AÇAN BEŞ VİRÜS
Akut viral hepatitlere yol açan beş önemli virüsün olduğunu bildiren Dr. Elkin, “Hepatite yol açan beş virüs Hepatit A virüsü (HAV), Hepatit B virüsü (HBV), Hepatit C virüsü (HCV), Hepatit D virüsü (HDV) ve Hepatit E virüsüdür (HEV). Her virüsün bulaşma şekli ise farklıdır. Hepatit A virüsü ve Hepatit E virüsü özellikle hijyen koşullarına yeterince önem verilmeyen, su dağıtım ve kanalizasyon sistemlerinin yetersiz olduğu toplumlarda dışkı ile hastalıklı bireyler tarafından çıkartılan virüsle bulaşmış suların içilmesi ve gıdaların yenilmesi ile bulaşmaktadır. Hepatit B virüsü ve Hepatit C virüsünde ise bulaşmada önemli rol oynayan en büyük virüs kaynağı taşıyıcılardır. Bulaşma virüsle bulaşık kan ve diğer vücut sıvılarının deri ve mukoza yoluyla geçmesi, cinsel yol ve anneden çocuğa doğum sırasında ve sonrasında geçmesi ile olmaktadır. Hepatit D virüsü kendi başına hastalık oluşturmayıp, sadece HBV olan kişilerde hastalığa yol açmaktadır” şeklinde konuştu.
“YAKINMALAR BENZER”
Akut hepatitin yakınmalarının genellikle tüm virüslerde benzer olduğunu ifade eden Dr. Elkin, “Yetişkinlerde virüs çocuklara göre daha fazla yakınmalarla seyreder. Sıklıkla karşılaşılan yakınmalar; halsizlik, bulantı-kusma, iştahsızlık, karın ağrısı, idrar renginde koyulaşma, dışkı renginde açılma, deri ve göz aklarında sararma (sarılık) şeklindedir” dedi.
“TAŞIYICILARIN HEPSİ HASTA DEĞİL”
Herhangi bir virüsün kanda bulunması durumuna taşıyıcılık, bu kişilere de taşıyıcı denilmektedir diyen Dr. Elkin, “Bu kişiler potansiyel olarak toplum içinde bulaştırıcı konumdadırlar. Hepatit B virüsü için virüsün yüzey antijeni dediğimiz HBsAg’ nin herhangi bir şekilde kanda 6 aydan fazla bulunması durumunda taşıyıcılıktan söz edilir. Taşıyıcı olanların hepsini hasta olarak kabul etmemiz yanlış olup; bunların büyük bir bölümü sağlıklıdır. Fakat toplum içinde bulaşma zincirini kırabilmemiz için öncelikle taşıyıcıların bilinmesi önemlidir” ifadelerini kullandı.
“KRONİK HEPATİT KANSERE DÖNÜŞEBİLİR”
B, C ve D tipi hepatitler için kronikleşme tehlikesinin söz konusu olduğunu vurgulayan İstanbul Gelişim Üniversitesi Dr. Elkin, “Bunun anlamı bu olguların bir bölümü siroza, siroz olanlarında bir bölümü karaciğer kanserine dönüşebilmektedir. B tipinde virüs alındıktan sonra olguların yüzde 90-95’i tamamen iyileşir. Geriye kalan yüzde 5-10’unda sağlıklı taşıyıcılıktan kronik hepatit tablosuna kadar gidebilecektir. Diğer önemli bir noktada virüsün edinilme yaşıdır. Ne kadar erken yaşlarda virüs alınırsa kronikleşme riski o kadar fazla olabilmektedir” dedi.
C TİPİ HEPATİTİN HENÜZ AŞISI YOK
A ve E hepatitlerinin bulaşmasını engellemek için hijyen koşulları ve temiz suyun sağlanmasının önemine vurgu yapan Dr. Elkin, “A hepatiti geçirmeyenlere uygulanmak üzere aşılar mevcuttur. C tipi için henüz aşı bulunmamaktadır. Hepatit C hastalığında aşı olmamasına rağmen son yıllarda geliştirilen ilaçlarla kronik hepatit C enfeksiyonu yüzde 98’e kadar iyileştirilebilmektedir. Ülkemizde asıl sorun B tipi viral hepatittir fakat burada sevindirici olan durum bu hastalığın aşı ile önlenebilir olmasıdır. Ülkemizde “Hepatit B” aşısının 1998 yılından beri bebeklik dönemi rutin aşı programına alınmış olması çok önemli bir gelişme olup; Sağlık Bakanlığı hepatit B aşısını ücretsiz olarak halkın kullanımına sunmuştur. Uygulanacak tedavi hepatitin tipine, hastalığın süresine göre de değişiklik gösterebilir. Akut hepatit tedavisi daha kısa sürelidir ve istirahat tedavinin önemli bir bölümünü oluşturur. Kronik hepatitin tedavisi ise uzun sürelidir ve istirahate ek olarak uzun süreli ilaç tedavisi de uygulanır” diye konuştu.
“HİJYEN ÖNEMLİ”
"Hepatit A hastalık etkeni taşıyan su ve besinlerle salgınlara yol açabilen, kötü hijyenik koşullardan dolayı kolaylıkla bulaşabilen bir hastalıktır" diyen Dr. Elkin, “Çocukluk çağlarında hafif belirtilerle geçirilen Hepatit A enfeksiyonu, ileri yaşlarda daha ağır seyretmekte ve şiddetli karaciğer hastalığı ile ölümlere yol açabilmektedir. Ülkemizde hijyen kurallarına ve temizlik koşullarına uyum, temiz su kaynaklarına ulaşımın artışı ve sosyoekonomik koşullarla ilgili diğer göstergelerin iyileşmesi ile hastalık görülme sıklığı azalmıştır. Ülkemizde çocuklara 18’inci ve 24’üncü ayda, risk grubundaki kişilere de en az 6 ay ara ile 2 doz halinde sağlık kurumlarında ücretsiz olarak hepatit A aşısı yapılmaktadır. HBV ise dış ortama oldukça dayanıklıdır. HBV ile bulaşık iğne uçları, cerrahi ve diş tedavi aletleri üzerinde aylarca canlılığını devam ettirirler. Bunların temizliğinin yetersiz yapılması bulaşmada rol oynarlar” açıklamasında bulundu.
“RİSKLİ GRUPLAR ÖNCE AŞILANMALI”
Sağlık Bakanlığının Hepatit B aşısını rutin aşı programına aldığını ve tüm yeni doğanlara uygulamaya başladığını belirten Dr. Elkin şu bilgileri paylaştı:
“Ayrıca Hepatit B açısından riskli olan gruplar öncelikle aşılanmalıdır. Riskli gruplar arasında; Taşıyıcı anneden doğan bebekler, sağlık çalışanları, diş hekimleri, ev içinde taşıyıcı bulunan ev halkı, sık kan transfüzyonu almak zorunda kalan kan hastaları, hayat kadınları, sık eş değiştiren heteroseksüeller ve homoseksüeller, damar yoluyla ilaç bağımlıları yer almaktadır. Aşılar, bağışıklık sisteminin hafıza hücreleri sayesinde en az 20 yıl oluşan antikorlar düşük seviyelere inseler dahi koruyucu özelliğini devam ettirirler. Hepatit B virüsünden korunmanın en etkili yolu aşılanmaktır. Hepatit B aşısı güvenli ve etkili bir aşıdır. Ülkemizde, Hepatit B aşısı bebeklere ilk doz doğumda olmak üzere 1 ve 6 aylıkken ve risk grubunda olan kişilere de 0, 1 ve 6 ay şeklinde 3 doz ücretsiz olarak sağlık kurumlarında uygulanmaktadır. Ülkemizde, Genişletilmiş Bağışıklama Programı içinde yer alan Hepatit B Kontrol Programı kapsamında 1998 yılında hepatit B aşısı rutin aşı takvimine eklenmiştir. 2005-2008 yılları arasında ise okullarda destek aşılamaları yapılmıştır."
BAĞIŞIKLAMA HİZMETİ ÖNLEYİCİ OLUYOR
“Bağışıklama hizmetleri, aşıyla korunulabilir hastalıkların ve ölümlerin önlenmesi açısından çok önemli" diyen Dr. Elkin, “Ülkemizde yürütülmekte olan Genişletilmiş Bağışıklama Programı'nın amacı difteri, boğmaca, tetanoz, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, verem, çocuk felci, hepatit B, hemofilus influenza tip b’ye bağlı hastalıkların ve invaziv pnömokokal hastalığı azaltarak, bu hastalıkların kontrol altına alınması, hatta tamamen ortadan kaldırılmasıdır" ifadelerini kullandı.
Hepatit C’yi önlemenin yolları hakkında açıklamalarda bulunan Dr. Nurten Elkin şöyle konuştu:
“Olası enfeksiyöz materyale bulaşmış iğne batmaları veya sivri uçlu alet yaralanmalarından kaçınmak, eldiven, maske gibi koruyucu gereçler kullanmak, Damar yoluyla uyuşturucu ilaçları kullanmamak, eğer kullanılacaksa ortak enjektör kullanmamak, şüpheli temaslarda mutlaka el yıkama alışkanlığı edinmek, traş bıçağı, diş fırçası, tırnak makası gibi ev içinde kullanılan kesici aletleri ortak kullanmamak ve ortada bırakmamak, korunmasız cinsel ilişkide bulunmamak, Hepatit C’ li hastanın kan ve çıkartıları ile bulaşık yüzeyleri 1/10 sulandırılmış çamaşır suyu ile temizlemek, Dövme, piercing, akupunktur, sünnet, kulak deldirme, diş tedavisi gibi risk taşıyan girişimleri sağlıklı ve steril koşullarda yaptırmak gerekmektedir. Ayrıca HBV ve HCV taşıyıcıları, bulaşmaya neden olabileceğinden kan ve organ bağışında bulunamazlar.”
Hepatit D virüsünün, Hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonu olan kişilerde hastalığa yol açtığını belirten Dr. Elkin, “Hepatit D, HBV’nin yokluğunda enfeksiyon yapamaz. Fakat hafif seyreden HBV enfeksiyonunu daha ağır ve hızlı seyreden bir hastalığa dönüştürebilir. HDV kan ve kan ürünleri temasıyla, kas içi veya damar içi enjeksiyonlarla, deri ve mukoza yoluyla ve cinsel yolla bulaşabilir” dedi.
Hepatit E virüsü (HEV) fekal-oral (dışkı ile temas) yol ile bulaştığını söyleyen Dr. Elkin, “Vahşi ve evcil hayvanlarda bulunur ve akut enfeksiyona yol açar. Erişkinlerde çocuklardan daha sık görülür. Gebelikte geçirildiğinde hepatit E hastalığı daha ağır seyreder” açıklamasını yaptı.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi tarafından bu y...
Kış aylarının gelmesiyle grip aşısının koruyuculuğu tartışılmaya başlandı. ...