Liselere Geçiş Sınavı (LGS) öncesi, öğrenci ve velilere uyarılarda bulunan Psikolog Kahraman Güler, "Aileler ve öğretmenler öğrencilere büyük sorumluluklar yükleyerek onları harekete geçirmeyi hedefliyorlar ne yazık ki bunun öğrenciye bıraktığı etki genellikle stres ve kaygı oluyor” dedi.
Liselere Geçiş Sınavı (LGS) olarak bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek olan sınav, 2 Haziran Cumartesi günü, iki bölüm halinde uygulanacak. Sınavda çoktan seçmeli 90 soru yer alacak. Sınav öncesi hem öğrencilere hem de ailelere önemli tavsiyelerde bulunan İstanbul Gelişim üniversitesi Öğretim Görevlisi Psikolog Kahraman Güler, ailelerin çocuklarına çok fazla sorumluluk yüklediğine dikkat çekti. Bu sorumluluğun kişiyi altından kalkılmaz bir baskıya sürüklediğini anlatan Kahraman Güler, "Öğrencilerin diledikleri okulları kazanamama ihtimalleri de vardır. Böyle olunca öğrencide çatışmalar alevlenmeye başlar. 'Bu sınavda başarılı olamazsam, istediğim okula giremezsem, benim için her şey biter’, 'rezil olurum', 'ailemin yüzünü kara çıkaramam' gibi düşüncelere kapılabilirler. Bunlar kaygının sınav süreci yaklaştıkça daha yoğun hissedilmesine sebep olur" diye konuştu.
"KONTROLSÜZ KAYGI PERFORMANSI OLUMSUZ ETKİLER"
Kişiyi başarısız kılan iki faktörün stres ve kaygı olduğunun altını çizen Güler, yüksek performans sergileyebilmek için bir miktar stresin gerekli olduğunu ancak kontrolsüz kaygının gerçek performansın sergilenmesinde ve başarısızlıkta rol oynayan en büyük etken olduğunu söyledi. Stresin öğrencinin dikkatli ve uyanık olması konusunda etken olduğunu belirten Güler, "Yaşamamız gereken bu doğal heyecanı bastırmaya çalıştığımızda ya da çevreden devamlı olumsuz bildirimlere maruz kalıp bu stresi arttırdığımızda yaşanacak olan performans kaygısı bizi olumsuz etkilemekte ve ilerleyebilmemizi engellemektedir. Kontrolsüz kaygı gerçek performansın sergilenmesinde ve başarısızlıkta rol oynayan en büyük etkendir. Kaynağı bilinmeyen ve üzerimizde onca olumsuz etkiye sebep olan kaygı, gerçekçi olmayan düşünce biçiminin büyük ölçüdeki yansımasıdır. Burada dikkat edilecek önemli nokta, 'stresi yenmek' değil, 'stresi tanımlamak, anlamak, anlamlandırmak ve başa çıkma becerilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.
"OLUMSUZ DÜŞÜNCE KALIPLARINI OLUMLUYA ÇEVİRİN"
Kullanılan cümleleri değiştirerek bakış açısını şekillendirmek gerektiğini vurgulayan Güler, şu tavsiyelerde bulundu:
"Yaşanan stres ve kaygıyla başa çıkabilme becerisini güçlendirmenin en etkili yolu bilişsel yeniden yapılandırma, yani olumsuz düşünce kalıplarını olumluya çevirmedir. Örneğin, 'çok zor' demek bizi 'Zor, yani yapılamayacak bir şey' düşüncesiyle umutsuzluğa sürüklerken, 'bu ders/konu, diğerlerine nazaran daha fazla zaman ve emek isteyecek' demek bizi harekete geçirir. Kişinin değerinin bir sınava bağlı olamayacağının farkında olması, bu sınavda başarılı olamasa da değerli olduğunu bilmesiyle sağlanabilir. Yeni düşünce, öğrencinin üzerindeki stresi ve baskıyı bir miktar da olsa hafifletir. Öğrencinin ‘elimden geleni yaptım, başarabilirim’ gibi olumlamalar yaparak motivasyonunu yükseltmekle beraber yersiz kaygı ve stresten de uzak tutar."
"EMEĞİNİ FARK EDİN"
Emeğin fark edilmemesinin öğrenciyi olumsuz etkileyeceğini de belirten Güler, "Bu durum öğrencinin motivasyonunu düşürmektedir. Başarısı değil, azmi takdir edilen öğrenci fark edildiğini, emeklerinin boşa gitmediğini görüp, kendini motive olmuş hisseder. Öğrenciler ebeveynleri ve öğretmenleri karşısında değil, yanında hissediyor ve yürüdükleri yolda yalnız olmadıklarını görüp adımları daha emin bir şekilde atma konusunda kendilerini yeterli hissedeceklerdir” dedi.
Mühendislik fakültelerini değerlendiren, kâr amacı gütmeyen ve bağımsız bir...
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Müdürlüğü ve Güz...