Şiddete geç müdahale etmek çözüm sağlamıyor
Şiddet gören kadınların sesini çıkarması gerektiğini belirten Sosyal Hizmetler Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmet Galip Yolcuoğlu, “Kadınlar, bu durumun tüm ailelerde olduğunu sanıyor. Oysa ki bu düşünce doğru değil. Bekledikten sonra müdahale etmek bu sorunu çözmüyor” dedi.
Kadına şiddet her geçen gün farkı bir şekilde gündeme gelmeye devam ediyor. Kadınların ilk olarak şiddet gördüğünün farkında olması gerektiğini belirten uzmanlar, bu şiddete karşı çıkmaları konusunda kadınları uyarıyor. Şiddetin sadece fiziksel olarak algılanmaması, en kalıcı hasara ise psikolojik şiddetin sebep olduğunu vurguluyor. Özellikle ilçelerde bulunan Sosyal Hizmet Merkezleri’nde, uzmanlar tarafından şiddet gören kadınlara her türlü desteğin verildiğini belirten Prof. Dr. İsmet Galip Yolcuoğlu, “Kadınlar şiddet görmeye başladığında geri bildirimde bulunmalı. Bekledikten sonra müdahale etmek bu sorunu çözmüyor” dedi.
TÜM AİLELERDE ŞİDDET YOK
Şiddet gören bir kadının ilk olarak şiddet gördüğünün farkında olması gerektiğini ifade eden Gelişim Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmet Galip Yolcuoğlu, “Kadına şiddetin temel nedenlerinden biri toplumdaki kadın erkek eşitsizliğidir. Kadının iş sahibi olmaması, güçlü olmaması, kendi durumuna dair bir farkındalığının olmaması şiddete neden olan temel etkenlerdendir. Fakat asıl önemli olan şu ki şiddet gören kadınlar, bu durumun tüm ailelerde olduğunu sanıyor. Oysa ki bu düşünce doğru değil” dedi.
İTAAT EDİLMESİ ŞİDDET DAVRANIŞINI KURUMSAL HALE GETİRİYOR
Şiddet görmeye başladığı zaman kadının bir geri bildirimde bulunması savunan Prof. Dr. Yolcuoğlu, “Şiddet gören kadın, olaya en başında müdahale ederek şiddet gösteren kişiye kendi durumuna dair bir geri bildirim yapmalı. Yani bekledikten sonra müdahale etmek bu sorunu çözmüyor. Daha sonra da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bu durumu ileterek resmi makamlardan yardım almalı. Kadının itaat etmesi şiddet davranışını kurumsal hale getiriyor. Özellikle çocukları varsa, bunun bir gün biteceğini düşünüyor” diye konuştu.
MERKEZLER YAYGINLAŞMALI
Bu konuda şiddet gören kadına sosyal hizmet uzmanlarının yardım edebileceğini belirten Prof. Dr. Yolcuoğlu, “Bu kişiler riskleri yöneten, ailedeki problemlere müdahale eden, problemleri önceden gören, kadınlara rehberlik eden ve süreci yöneten meslek elemanıdır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın birçok ilçede Sosyal Hizmet Merkezi var. Şiddet gören bireyler buraya müracaat ederse etkili bir danışmanlık hizmeti alabilir. Zaten bu merkezlerin daha da yaygınlaşması lazım. Bizimle benzer durumdaki ülkelerde 100 bin sosyal hizmet uzmanı varken Türkiye’de bu sayı 2 bin civarında. Ülke çapında bu hizmeti veren kurumlar olmalı” önerisinde bulundu.
KADIN İÇİN YAŞAM PLANI BİLE YAPILIYOR
Sosyal hizmet uzmanlarının kadına her anlamda yardımcı olmaya çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Yolcuoğlu, “Gittiğiniz doktorun, sorunu bulmak için tetkikleri incelemesi gibi sosyal hizmet uzmanları da kadını dinledikten sonra ailedeki süreçleri ayrıntılı bir şekilde gözden geçiriyor. Eğer şiddetin dozu kadına zarar verecek bir noktaya geliyor ise onu süratle adresi gizli olan herhangi bir kadın konukevine alıyor. Daha sonraki süreçte kadının iş sahibi olması, eğitim alması gibi yaşam planıyla ilgili düzenlemeler yapılıyor. Erkekle barışma durumu yoksa çocuklarla birlikte nasıl yaşayabileceğine dair çalışmalar yapılıyor” dedi.
PSİKOLOJİK ŞİDDET DUYGUSAL TRAVMA YARATIYOR
“Bazı araştırmalar her 2 kadından birinin şiddete uğradığını gösteriyor” diyen Prof. Dr. Yolcuoğlu, “Şiddet sadece fiziksel olarak yaşanan bir durumdan öte aslında psikolojik, ruhsal, biyolojik, sosyal veya cinsel boyutu da olan bir durumdur. Yine bu araştırmalara göre psikolojik şiddet, fiziksel şiddetten daha büyük bir duygusal travma yaratıyor. Hakaret içeren kelimeler kullanma, küfür etme, aşağılama, alay etme, dalga geçme gibi durumlar aslında kadınlarda fiziksel şiddetten daha büyük bir yıkım yaratıyor. Böyle durumlarda kadının sağlam bir duruş sergilemesi çok önemli” ifadelerini kullandı.
Sosyal bilincin artması gerektiğini de ayrıca vurgulayan Prof. Dr. Yolcuoğlu, “Böyle durumlarda yurttaşların, ihbar etme zorunluluğu var. Seyirci kalmamak gerekiyor. Emniyet birimlerine veya bakanlığa bu tür durumları süratle bildirmek gerekiyor” uyarısında bulundu.
KADINLARIN YÜZDE 36’SI FİZİKSEL YÜZDE 12’Sİ CİNSEL ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
Kadına yönelik aile içi şiddetle ilgili Hacettepe Üniversitesi’nin yayımladığı ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre kadınların yüzde 36’sı fiziksel şiddete, yüzde 12’si cinsel şiddete, yüzde 38’i ise iki şiddet biçiminden en az birine maruz kalıyor. Aynı zamanda yüksek eğitimli her 5 kadından biri şiddete maruz kalıyor. Türkiye genelinde fiziksel şiddet görüp kimseye bu durumdan bahsetmeyen kadınların oranı ise yüzde 49.
Eklenme Tarihi: : 12 Eylül 2019 Perşembe