İstanbul Gelişim Üniversitesi

Gelişim Haber

"Siyanürle ölümler, toplu intihar değil”

Siyanürle ölümleri değerlendiren İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Öğr. Üyesi Sosyolog Dr. Kemal Er, “Bu olayları toplu intihar olayları olarak değerlendirmemiz doğru değil” dedi. Fatih, Bakırköy ve Antalya’da siyanürle ölümlerle ilgili açıklamalarda bulundu.

İGÜ Öğretim Üyesi Sosyolog Dr. Kemal Er, “Bu olayları toplu intihar olayları olarak değerlendirmemiz doğru değil. Toplu intihar olarak değerlendirebilmemiz için elimizde yeterli bilgi, belge, veri olması gerekir. Oysa bu olaylarda böyle bir durum söz konusu değil. Hatta son Bakırköy’deki olayda işin içinde bir de çocuk var ki çocuğun böyle bir karar vermiş olması hiç mümkün değil. Dolayısıyla bilgi, belge olmadan böyle bir şey söyleyemeyiz. Toplu intihar olabilmesi için ortak bir karar verilmiş olması gerekir. Oysa burada böyle bir durum söz konusu değil. Yani tarikatların gerçekleştirmiş olduğu toplu intiharlar vardır. Orada belli bir kapalı kültür ve bu kültür içindeki bireylerin toplu kararı olmuş olabilir ama burada böyle bir durum söz konusu değil. Toplu intiharla ilgili şöyle bir şey söylememiz mümkün, örnek olarak bireysel intiharı ele alalım. Bireysel intiharda nasıl ki bir kişi bilinçli olarak intihara karar verme durumundaysa toplu intiharda da intihara katılan kişilerin aynı şekilde birlikte, beraber, bilinçli bir şekilde karar vermiş olmaları gerekir. Burada böyle bir durumun olduğuna dair elimizde yeterli bilgi, belge olmadığı için böyle bir şey söyleyemeyiz" şeklinde konuştu.

“SOSYOLOJİK VE PSİKOLOJİK SEBEPLERİN İYİ ARAŞTIRILMASI GEREKİR”

İnsanların çok büyük baskılar altında kalıp be baskı ile nasıl başa çıkacaklarını bulmayınca bu tür kararlar alabildiklerini söyleyen Dr. Er sözlerine şöyle devam etti; "İntiharı değerlendirmek anlamında tabi toplu intiharı kastediyoruz burada, intihar olarak değerlendirmek haklı hale getirmez. İntihar olayı özellikle üstünde durulması gereken bir durumdur. Bu intiharların sebepleri neler olabilir diye bir araştırma yapmak gerekebilir. Bunun sosyolojik ve psikolojik sebepleri olabilir. Sosyolojik sebep olarak örneğin toplumsal kötüye gidiş olabilir. Bir insanın, bir ailenin durumunun kötüye gitmesi olabilir. Yoksulluk durumu, yokluk durumu sebebiyet verebilir. Aşırı gelenek baskıları gibi sebepler olabilir. Ama bunu genelleme yapmak mümkün değildir. Çünkü her aynı durumda kalan insanlar bu şekilde eylemlere girişmezler. Örnek olarak nasıl ki bir birey intihar kararı verdiğinde çok büyük baskılar sonucunda karar vermiş olabilir. Bir depresyon geçiriyor olma durumu söz konusu olabilir. Aynı durumu yaşayan milyonlarca insan olabilir ama herkes aynı intihar yolunu seçmez. Dolayısıyla işin sosyolojik ve psikolojik boyutlarının incelenmesi gerekmektedir. Sosyologların bu konudaki araştırmalarını arttırmaları önemli. Yine psikologların bu konularda çalışmalar yaparak ya da psikolojik yardım durumu söz konusu olabilir. Mümkünse de bu tür yardımların ücretsiz yapılması gerekir.  Bunu yapan kurumlarımız da var ve bu kurumlar vasıtasıyla bu durumdaki kişilere yardım edilmesi gerekir."

“BOZULAN YAŞAM STANDARDI SEBEP OLABİLİR”

Dr. Kemal Er, yaşam standardı bir anda bozulan insanların böyle kararlar alabileceklerini belirterek, "Yaşam standartları ile ilgili intihar durumu söz konusu olabilir. Zaten yoksulluk ve belli sıkıntılar içerisinde yaşayan bu şartlara zaten alışmış olduğu için böyle insanların intihar etmesi durumu pek de fazla olan bir durum değil. Ancak bir anda hayat standardı değişen ve yoksulluk çekmeye başlayan, elektrik faturasını ödeyemez hale gelenler, ev sahibiyle sürekli tartışmak durumunda kalan, açlık çeken bir duruma düşenler böyle bir duruma alışık olmadığı için ve bu durumun üstesinden gelemeyenler aşırı bir baskı durumundan dolayı böyle kararlar alması durumu olabilir. Ancak burada altı çizilmesi gereken bir durum var. Anladığımız kadarıyla aileden bir kişinin, özellikle ailenin bütün sorumluluğunu taşıyan kişinin bu baskılara dayanamayıp, bir çıkış yolu bulamaması sonucu böyle şeyler olabilir" şeklinde konuştu.

“CİNNET DİYEMEYİZ”

Yaşanan olayları cinnet olarak değerlendiremeyiz çünkü burada bir planlama söz konusu diyen Er, "Burada bir suç söz konusu mudur? Cinayet söz konusu mudur? Onunda detaylı olarak araştırılması gerekir. Burada iddia edilen bir kişinin buna karar vermesi ve diğerlerini siyanür ile zehirlemesi ve ondan sonra kendisinin intihar etmesi durumu söz konusu. Ama bunun bir cinayet olarak tanımlanabilmesi ve özellikle kasten bir cinayet olarak tanımlanabilmesi için olayın yine psikolojik boyutunun da değerlendirilmesi gerekir. Yani yaşanan olayın detaylı olarak incelenmesi gerekir, elimizde yeterli bilgi, belge yok şu anda. Cinnet olarak nitelendirilemez. Çünkü cinnet vakalarında gördüğümüz gibi bir kişi silahla örneğin bir anda o andaki psikolojik baskı durumundan kaynaklı olarak en yakınlarını öldürmesi durumu söz konusudur. Burada bir anda olan bir olaydan bahsedemeyiz çünkü anlaşıldığına göre siyanürle öldürme durumu söz konusu. Kişinin bunu araştırdığı bu durumda çok belli. Yani bu siyanürü araştırmış, nereden bulacağını araştırmış,  planlamış işin içinden çıkamamış ve bu şekilde bir kararla bunu gerçekleştirdiği anlaşılıyor" ifadelerini kullandı.

"Siyanürle ölümler, toplu intihar değil” Eklenme Tarihi: :   18 Kasım 2019 Pazartesi

İGÜ Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merk...

İstanbul Gelişim Üniversitesi akademik, bilimsel ve kültürel faaliyetlerle ...

Eklenme Tarihi: :   6 Aralık 2024 Cuma

Bilecik'te yapay zekâ destekli sesli bet...

Bilecik'te 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında bir etkinlik düzenlend...

Eklenme Tarihi: :   6 Aralık 2024 Cuma


AQAS AHPGS ABET SGHM
IQD TSE SKS