Uzmanlardan Uyarı: “YKS Tercihlerinizi Son Güne Bırakmayın!”
1 Ağustos’ta başlayan ve 13 Ağustos’a kadar sürecek olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tercih dönemi, öğrencilerin hayatında önemli bir dönüm noktası oluşturuyor. Ancak sürecin son günlerine yaklaştıkça artan stres ve zaman baskısı, öğrencileri hatalı kararlara sürükleyebiliyor. İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Uzman Klinik Psikolog ve Tercih Danışmanı Beyza Nalan Alçin, tercihlerin son dakikaya bırakılmasının doğurabileceği riskler ile bu süreçte dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Zaman baskısı sağlıklı düşünmeyi engelliyor”
Alçin’e göre tercih süreci, bireyin kendini en iyi şekilde ifade edebileceği bir alanı seçme yolculuğu. Bu yolculukta düşünme, araştırma ve danışma için yeterli zaman ayrılması gerektiğini vurgulayan Alçin, “Son gün geldiğinde heyecan ve stres artar. Bu da yanlış kararlar vermenize neden olabilir. Sağlıklı bir tercih için öğrencilerin kendilerine bu zamanı tanıması çok kıymetli” ifadelerini kullandı.
Tercihlerin son ana bırakılmasının öğrenciyi hem bilişsel hem de duygusal açıdan zorlayabileceğini söyleyen Alçin, zaman baskısının öğrencileri çoğu zaman yeterince düşünülmemiş, analiz edilmemiş ve bireysel özelliklerle uyumlu olmayan tercihlere yönelttiğine dikkat çekti. “Sistem yoğunluğu, teknik aksaklıklar gibi dışsal faktörler de süreci riske atabilir. Tüm bunlar tercih sonrası dönemde olumsuz duygular yaşanmasına neden olabilir” diyen Alçin, bu sürecin planlı ve sakin bir şekilde yönetilmesi gerektiğini belirtti.
“Esas olan aday öğrencilerin kendi yaşam yolculuğuna uygun kararlar vermesidir”
Zaman daraldıkça öğrencilerin stresli hissetmelerinin doğal olduğunu ifade eden Alçin, böyle durumlarda öğrencilerin önce kendilerine sakin bir ortam yaratmaları, ardından da bir plan yapmaları gerektiğini vurguladı. “Yapılacakları kâğıda yazmak, sırayla ilerlemeyi kolaylaştırır. Hangi bölümleri düşündüklerini ve hangi şehirlerde okumak istediklerini yazarak işe başlayabilirler. Bu, hem rahatlatıcı olur hem de daha planlı hareket etmelerini sağlar” diye konuştu.
Bilinçli tercihin, öğrencinin ilgi alanlarını, güçlü yönlerini, değerlerini ve hedeflerini tanımasıyla mümkün olduğunu belirten Alçin, sadece sıralamaya ya da çevreden gelen baskılara göre değil, bireyin kendi yaşam yolculuğuna uygun bir karar vermesinin esas olduğunu vurguladı.
“Doğru bölümü seçebilmek için ‘İGÜ Koçun Olsun’ projesinden yararlanılabilir”
Kendi potansiyelini ve mesleki eğilimlerini tanımanın, en uygun bölümü belirlemede kritik rol oynadığını belirten Alçin, bu süreçte öğrencilerin çeşitli test ve görüşmelerden faydalanabileceğini söyledi. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak yürüttükleri “İGÜ Koçun Olsun” projesine de değinen Alçin, bu proje kapsamında öğrencilere ücretsiz koçluk hizmeti sunduklarını ve uzman psikologlarla yapılan bireysel görüşmelerle öğrencilerin kendilerini daha iyi tanımalarını sağladıklarını aktardı.
Sıralamanın yalnızca bir referans olduğunu ifade eden Alçin, öğrencilerin yalnızca sıralamaya göre değil, bölüm içerikleri, iş olanakları ve kendi beklentilerine göre karar vermesi gerektiğini vurguladı. Aksi takdirde öğrencilerin ilgisiz oldukları bölümlere yönelip mutsuz hissedebileceklerine dikkat çekti.
Aileler Destekleyici ve Dinleyici Olmalı
Tercih döneminde ailelere de önemli bir rol düştüğünü ifade eden Alçin, çocuklarını yönlendirmek yerine rehberlik eden bir tutum sergilemelerinin daha sağlıklı olduğunu vurguladı. “Kendi hayallerini çocuğa yansıtan değil, çocuğun hayalini anlamaya çalışan bir yaklaşım, genç bireyin karar verme becerisini güçlendirir” diye konuştu.
Dışarıdan gelen iyi niyetli yorumların da öğrencilerin kararlarını şekillendirmemesi gerektiğini belirten Alçin, “Genç bireyler, başkalarının beklentileriyle kendi isteklerini ayırt etmeyi öğrenmeli. Bu karar onların hayatını belirleyecek” uyarısında bulundu.
Tercih Listesi Oluştururken Denge Şart
Tercih listesinin sadece “en iyi” değil, “en uygun” programları da içermesi gerektiğini belirten Alçin, ideal hedeflerle birlikte yerleşme olasılığı yüksek olan bölümlerin dengeli biçimde listede yer almasının önemine değindi. “ÖSYM'nin yayımladığı tercih kılavuzu dikkatle incelenmeli; yeni açılan veya kapanan kontenjanlar yerleşme ihtimalini değerlendirirken mutlaka dikkate alınmalıdır. Açıkta kalmak istemeyen öğrenciler, listenin sonlarına mutlaka kendi sıralamalarının belirgin şekilde gerisinde kalan ve "garanti tercih" olarak adlandırılan programlara da yer vermelidir.
Bu süreci daha sağlıklı yürütmek için öğrenciler, okullardaki rehber öğretmenlerinden, üniversitelerdeki tercih danışmanlarından veya tercih fuarlarında görev yapan uzmanlardan mutlaka destek almalıdır.” açıklamasında bulundu.
“Unutmayın, bu sizin yolculuğunuz”
Tercih sonrası pişmanlığın, genellikle kişinin kendini yeterince tanımadan ya da dışsal baskılara göre tercih yapmasından kaynaklandığını belirten Alçin, “Unutulmamalıdır ki sonuç ne olursa olsun, bu sizin kararınız olacak. Yanlış bile olsa düzeltme şansınız her zaman var. Önemli olan, kendi yolculuğunuza güvenmeniz” ifadelerini kullandı.
Tercih döneminin son günlerine yaklaşılırken uzmanlar, öğrencilerin zaman baskısından uzak, planlı ve bilinçli bir şekilde hareket etmesi gerektiğini vurguluyor. Kendi ilgi ve hedeflerini dikkate alarak yapılan tercihler, eğitim sürecinin daha verimli ve doyumlu geçmesini sağlarken; aceleyle verilen kararlar, uzun vadede memnuniyetsizlik riskini artırabiliyor. Sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için profesyonel destek almak, öğrencinin kendine en uygun bölümü belirlemesinde önemli bir rol oynuyor.
Eklenme Tarihi: : 8 Ağustos 2025 Cuma