CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasını ve mevcut BM yapısını değerlendiren Prof. Dr. Şenol Durgun, “Mevcut BM yapılanması, genel olarak Müslüman halkların, ülkelerin aleyhine işlemektedir” dedi.
II. Dünya savaşı sonrası uluslararası alanda ortaya çıkan gelişmelerde kaybedenin genelde Müslüman coğrafyada yaşayan halklar olduğunu dile getiren İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Durgun, “Sayın cumhurbaşkanı, son BM Genel Kurulu’ndaki reform çağrısıyla yeni bir küresel düzen kurulması arayışlarına ivme kazandırma çalışmalarının yanı sıra, Müslüman ve mazlum halkların adaletsiz yaptırımlar, uygulamalar karşısında uluslararası alanda elini güçlendirecek bir kapı açmaya gayret ettiğini görüyoruz” diye konuştu.
“ERDOĞAN, MAZLUM HALKLARIN SESİ OLDUĞUNU GÖSTERDİ”
Prof. Dr. Şenol Durgun, “Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yapmış olduğu konuşmayla, son yıllarda bir kez daha uluslararası alanda mazlum halkların karşılaşmış olduğu sorunlar konusunda onların sesi olduğunu göstermiş oldu. Nitekim yapılan konuşmayla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece Suriye, Filistin, Irak ve Libya vs. gibi bölgemizi ilgilendiren sorunlar üzerinde değil, Ruanda’da gibi, Arakan gibi dünyanın farklı bölgelerinde cereyan etmiş ve eden sorunlarından da söz ederek dünya kamuoyunun dikkatine sunmaya çalıştı” ifadelerini kullandı.
“BM’NİN MEŞRUİYETİNE GÖLGE DÜŞÜYOR”
Cumhurbaşkanının konuşmasında BM’nin mevcut yapısındaki reform isteğini değerlendiren Durgun, “Cumhurbaşkanının bu konudaki değerlendirmeleri yeni değil. Öteden beri bu konudaki görüşlerini gerek ulusal gerek uluslararası toplantılarda çeşitli vesilelerle dile getirmektedir. Hatta bu konuya dikkat çeken “dünya beşten büyüktür” ifadesi popüler bir slogan olarak uluslararası alanda uzun zamandır yerini almıştır. Cumhurbaşkanı bu ifadeyle BM’nin II. Dünya Savaşı sonrası dönemin şartları doğrultusunda oluşturulan yapılanmasının, bugünün dünyasında sorunları karşılamada ve artan yoksulluk ve adaletsizliklere çözüm üretmede yetersiz kaldığını, BM Güvenlik Konseyi’ne üye ülkelerin ulusal çıkarlarına hizmet etmekten başka bir sonuç yaratmadığını ifade etmektedir. Nitekim son BM Genel Kurulu’nda bu konu ile ilgili sorunu, gelişmiş ülkelerdeki obezite sorunuyla, geri kalmış ülkelerde yeterli beslenememek veya açlıktan ölen yaşlı, çocuk ve genç insanların ölümüne dikkat çekerek, yani çok farklı bir örnek üzerinden açıklamaya çalıştı. Diğer bir ifadeyle, Erdoğan bu konuşmasıyla, genel olarak dünya ölçeğinde artan gelir dengesizliği ve adaletsiz uygulamalar karşısında BM’nin mevcut yapısıyla işlevsiz kalmakta, daha çok Güvenlik Konseyi beş daimi üyeye çalışmaktan başka bir sonuç yaratmamakta, bunun da BM’nin meşruiyetine gölge düşürdüğünü ifade etmiştir” diye konuştu.
“GÜVENLİK KONSEYİ YAPILANMASI ÜZERİNDE DURULDU”
Prof. Dr. Şenol Durgun konuşmasına şöyle devam etti:
“Son BM Genel Kurulu’nda da dikkat çektiği üzere Cumhurbaşkanı BM içerisinde küresel anlamda güç unsuru olarak gördüğü Güvenlik Konseyi yapılanması üzerinde durmuştur. Bu yapılanmanın günümüz uluslararası sorunlarında çözüm üretemediğinden söz etti. Bunu da uzun yıllar uluslararası alanda kanayan bir yara olarak bulunan ve BM kararlarına rağmen çözülemeyen özellikle Filistin sorununa bir parantez açarak anlatmaya çalıştı. Malumunuz Filistin sorununda İsrail’in işgalci politikaları ve insan haklarına aykırı uygulamaları BM’de alınan kararlara rağmen çok uzun yıllardır devam etmektedir. Bu durum BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin veto hakkı sayesinde gerçekleştiğinden BM kararlarının uluslararası alanda hükmünü geçersiz kılmaktadır. Mevcut uluslararası alanda daimi üyelerin inisiyatifindeki bir uluslararası düzenle küresel anlamda bir barış sürecinin bu şartlarda devamının mümkün olmayacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı, bu durumun önlenmesi için genel kapsamlı bir reform önerisinde bulunmaktadır. Bu önerilerin ne olması gerektiği konusu tartışılır olmakla birlikte, en azından dünya genelinde her inanç, her medeniyet alanına ait bir ülkenin veya ülkelerin Güvenlik Konseyi’nde bulunmasını ve beş daimi üye gibi haklara sahip olmasını, uluslararası alanda dengeli ve adaletli bir düzen inşa edebileceğini, farklı zamanlarda yaptığı konuşmalardan da anlayabiliyoruz.”
Dijital teknolojiler ve yapay zeka alanında küresel yarışta ön sıralarda ...
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), uluslararası akademik iş birliklerini ...