Hamilelik döneminde kadınlar ciddi biyomekanik yüklenmelerle karşı karşıya kalabiliyor. Kadınların vücutlarındaki fizyolojik ve yapısal değişikliklere doğum gerçekleşene kadar adapte olması gerektiğini dile getiren Fizyoterapist Çağıl Ertürk, “Eğer adaptasyon sağlanamazsa yüklenmeler nedeniyle gebeler kas-iskelet sistemi problemleriyle karşılaşabilir” dedi.
Gebelerde relaksin adı verilen bir hormonun salgılanması ile bağların esnekliğinin arttığına değinen Ertürk, “Kıkırdakta yumuşama ve omurga-bel eklemlerinde zorlanmalara neden olmakta ve bu yapılarda dayanıksızlık meydana gelmekte. Eklem ve kemik dayanıksızlığı da kaslarda kasılmanın artmasına neden olur. Dolayısıyla gebelerde daha çok kas spazmı-ağrı şeklinde problemlerle karşılaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
"GEBELİKTE ‘POSTÜR’E DİKKAT EDİN”
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Fizyoterapist Çağıl Ertürk, gebelerde değerlendirilmesi gereken en önemli konulardan birinin “postür” olduğunu vurgulayarak, “Gebede yüklenmeler sebebiyle bel kavisi artar bu da beraberinde sırt bölgesinin eğriliğini artırır ve omuzların öne çekilmesi ile beraber boyunu da etkileyerek aslında bütün omurganın dinamiğini bozar” dedi.
Kliniklerde sağlıklı-problemli ayırt etmeksizin gebeleri rehabilitasyon yöntemleri adı altında değerlendirdiklerini belirten Ertürk, “En sağlıklı gebe bile biyolojik ve mekanik stres altındadır. Kliniklerde gebelere uygulanan değerlendirme yöntemleri arasında gebenin yapması gereken egzersizler, su içi uygulamaları, doğum süreci eğitimi, istirahati, klasik fizik tedavi uygulamaları, kinesiotape uygulamaları, manuel terapi ve fasyal yapıları gevşetmek amacıyla uyguladığımız masaj yöntemleri gebelik rehabilitasyonu adı altında uygulamaktayız” diye konuştu.
“OSTEOPATİK UYGULAMALAR GEBEYİ BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRİR”
Gebelik rehabilitasyonuna aslında en uygun uygulamalardan bir tanesinin osteopatik uygulamalar olduğuna vurgu yapan fizyoterapist Ertürk, osteopatinin gebeyi bir bütün olarak değerlendirdiğini belirtti. Osteopatinin bütüncül bir tedavi yaklaşımı olduğundan bahseden Ertürk, “Beden; vücut zihin ve ruhtan oluşan fonksiyonel bir bütündür. Bedenimizdeki yapıları ayrı ayrı ele alamayız, hepsi birbiriyle uyum içinde çalışır. Osteopati bu yapıları bir bütün olarak ele alır ve vücut sağlığına odaklanarak elle uygulayarak yaptığımız manuel bir tedavi yöntemidir” dedi.
Gebelerde ilaç kullanımının çok sınırlı olmasının, elle uygulanarak yapılan tedavi yöntemlerini daha değerli hale getirdiğini belirten Ertürk, “Osteopatik tedavi gebelikte hormonal ve yapısal değişikliğe bağlı gelişen bozuklukları düzelterek yaşam kalitesini artıran ve vücudun iç dengesini düzenleyen bir tedavi şeklidir. Tek bir teknik üzerine yoğunlaşan bir yöntem değildir. Her hastayı ayrı ayrı değerlendirir ve uygun yöntemi seçer. Özellikle gebelerde sert teknikler yerine yumuşak-nazik yöntemler seçilir. Günlerce çekilen ağrıları kimi zaman ufak bir dokunuşla ortadan kaldırabilme özelliğinin olması osteopatinin önemini ortaya koymaktadır. Yapılan osteopati uygulamalarının doğum süresini azalttığı, doğumu kolaylaştırdığı, komplikasyonları azalttığı yönünde çalışmalar var” şeklinde konuştu.
Gebelerde en sık görülen problemlerden birinin bel ağrısı olduğundan bahseden Ertürk, “Görülme sıklığı çalışmalarda yüzde 60-70’lere kadar varıyor. Klasik fizyoterapi yöntemlerinin yanı sıra osteopatikmanipulatif tıpta birtakım yöntemler ile yumuşak mobilizasyon teknikleri, bel ve uyluk seviyesinde yapılan özel gevşetme ve masaj teknikleriyle tedavi sağlanabiliyor. Gebelik döneminin hem anne hem bebek için olabilecek maksimum seviyede konforlu geçebilmesi ve karşılaşılan daha birçok problemin teşhis ve tedavisi için mutlaka bir fizyoterapiste başvurun. Hem kendinizi hem bebeğinizi riske atmayın. Ağrı çekmek yerine hamileliğin tadını çıkarın” dedi.
Mühendislik fakültelerini değerlendiren, kâr amacı gütmeyen ve bağımsız bir...
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Müdürlüğü ve Güz...