İstanbul Gelişim Üniversitesi

Gelişim Haber

Afet sonrası günlerdeki bulaşıcı hastalık riskleri önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturabilir

Depremlerin ilk günlerinde en önemli ölüm ve hastalık nedeninin travmalar olduğunu belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF), Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin, ilerleyen günlerde; beslenme, barınma, hijyen ile sağlıklı içme ve kullanma suyuna ulaşılamadığında bulaşıcı hastalıkların görülme riskinin de artacağının altını çizdi.

Afet bölgelerinde Bulaşıcı hastalıklar içinde mevsimin soğuk olması akut solunum yolu enfeksiyonlarının görülme olasılığını artırmakta ayrıca su ve besinlerle bulaşan hastalıklar ve temas ile bulaşan (uyuz, bit ve mantar vb.) yer alabilmektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin, deprem sonrası geçici yerleşim yerlerinin kalabalık olması da bulaşıcı hastalıklar için ayrı bir risk faktör olduğunu belirtti.

Bulaşıcı hastalık görülme riskinin azaltılması için bunlar yapılmalı!

Deprem bölgesinde bebek ve çocuklara verilen bağışıklama hizmetlerinin aksamaları da enfeksiyon görülme riskini, sıklığını ve şiddetini etkileyebiliyor. Dr. Öğr. Üyesi Nurten Elkin bulaşıcı hastalık görülme riskinin azaltılması için dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde sıraladı:

*Barınma ihtiyaçlarının hızla sağlanması,
*Hijyen koşullarının mümkün olduğunca sağlanması,
* Temiz içme ve kullanma suyunun sağlanması,
* Bireylerin Kişisel hijyenlerine dikkat etmesi ve doğru el yıkama davranışının sağlanması,
* Sağlıklı besin ve beslenmenin sağlanması,
* İshalli hastalıklarda sıvı alımının sağlanması için önlemler alınması, ailelere bilgi verilmesi ve dehidratasyon belirtileri görülürse su ve tuz kaybı için ORS paketleri dağıtılarak ya da ailelere hazırlanmasıyla ilgili bilgi verilmesi,
* Bağışıklama çalışmalarının başlaması, (Tetanoz, risk grubuna grip aşısı ve rutin çocukluk bağışıklama programının devamının sağlanması)
* Tüberküloz hastalarının düzenli izleminin ve ilaç kullanımının kesintiye uğramaması,
* Tuvalet ihtiyacının karşılanması ve hijyen kurallarının sürekliliği,
* Etkilenen kişi sayısı ve özelliklerinin saptanarak kayıt altına alınması bu bireylerin gereksinin duyduğu sağlık hizmetinin sunulması,
* Atıklar, çöpler, hayvan ölülerinin uygun şekilde toplanması ve zararsız hale getirilmesi ile ilgili çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerini gerçekleştirebilmek için ilgili kurumlar ile iş birliği içinde çalışılması,
* Dezenfektan temini ve dağıtımı önemlidir.

“Afet dönemlerinde kişi başına günlük su gereksinimi 20 litre olarak kabul ediliyor”

Afet dönemlerinde kişi başına günlük su gereksinimi 20 litre olarak kabul edildiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Elkin, “Afet bölgesinde afetzedelere şişelenmiş su sağlanmasının koşulları oluşturulması oldukça önemli. Bu doğrultuda içme, yeme ve temizlik için bölgede etkilenen nüfusun gereksinim duyduğu güvenli su miktarı belirlenebilir. Afet bölgesinde şişelenmiş su ihtiyacı karşılanamadığı ve su ihtiyacının şebeke suyundan sağlandığı durumlarda bireysel su dezenfeksiyon ile ilgili temel bilgilerden biri de bu durumlarda suyu bir dakika kaynatmak en güvenli yöntemdir. Eğer rakım 2000 metrenin üzerindeyse suyu 3 dakika kaynatmak gerekir. Şayet kaynatma olanağı yoksa suyu klor ile dezenfekte etmek bir diğer yöntemdir.” şeklinde konuştu.




Afet sonrası günlerdeki bulaşıcı hastalık riskleri önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturabilir Eklenme Tarihi: :   14 Şubat 2023 Salı

İGÜ ADSUAM ve SGK arasında protokol imza...

İstanbul Gelişim Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Mer...

Eklenme Tarihi: :   19 Mart 2024 Salı

İGÜ-TTO tarafından TÜBİTAK MAM'a ziyaret...

İstanbul Gelişim Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi (İGÜ-TTO) tarafından...

Eklenme Tarihi: :   18 Mart 2024 Pazartesi


ABET AQAS AHPGS