1999 Gölcük depreminde, İstanbul’da en çok can kaybının ve hasarın yaşandığı ilçe Avcılar oldu. Olası bir İstanbul depreminden söz edildiğinde de akla ilk gelen kesim oluyor. İstanbul Gelişim Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (BAP-K) tarafından desteklenen, Yüksek Mühendis, Mimar ve Şehir Planlamacısı Prof. Dr. Huriye Şule Karaaslan yürütücülüğünde “Avcılar İlçesinin Üç Mahallesinin Hasar Görebilirliğinin Hesaplanması” projesi oluşturuldu. Çalışma için; Merkez, Ambarlı ve Denizköşkler mahalleleri seçildi.
Olası İstanbul depremine dair risk tahminleri gündemde yer alıyor. Merak edilen ilçelerden biri de Avcılar. İstanbul Gelişim Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü (BAP-K) tarafından desteklenen, Yüksek Mühendis, Mimar ve Şehir Planlamacısı Prof. Dr. Huriye Şule Karaaslan yürütücülüğünde hazırlanan “Avcılar İlçesinin Üç Mahallesinin Hasar Görebilirliğinin Hesaplanması” projesinin çalışmaları tamamlandı. Merkez, Ambarlı ve Denizköşkler mahallerinde yapılan çalışmalar farklı kriterler ve bilimsel yöntemlerle karşılaştırıldı. İstanbul depremine yönelik hazırlıkların nereden başlaması gerektiğini ölçmek için projeyi gerçekleştirdiklerini belirten Prof. Karaaslan, “Fiziksel, ekonomik ve sosyal verilere göre inceleme yaptık. Şehir planlamacıları olarak, bir felaketin ya da riskin nerelerde etkili olacağını ölçmek için bu üç veriyi değerlendirmek gerekir.” dedi.
“Deprem sonrası insanların en fazla kurtulma nedenleri hastane ve itfaiye erişiminin olmasıdır”
Doğa olaylarının, özellikle depremin zararlarını azaltma yollarından biri olarak, kentlerin depreme karşı hasar görebilirliğini değerlendirmek gerekiyor. Her ne kadar doğal afetlere karşı tam bir önlem söz konusu olmasa da; hasarı en aza indirgemede depreme maruz kalacak bölgelerin risk değerlendirmelerinin yapılması önlem alma konusunda büyük fayda sağlamakta. Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası olmak üzere depremin üç aşaması olduğunu belirten Karaaslan, deprem öncesi alınması gereken tedbirlerden hasar görebilirliği hesaplayarak, Avcılar ilçesinde hasar görebilirliği azaltmak için bu projenin oluşturulduğunu ifade etti. Prof. Karaaslan, “Projede 13 değişken ele alınmıştır. Bunlar; mikro bölgeleme analizi (yerleşime uygunluk), eğim, hâlihazır arazi kullanımı, itfaiyeye mesafe (itfaiye yerleri ve sayısı), hastaneye yakınlık (hastane yerleri ve sayısı), yakıt istasyonuna mesafe, sanayiye uzaklık (sanayi alanı büyüklüğü ve sayısı), enerjiye mesafe (enerji etki alanı içine giren konut sayısı), yeşil alan miktarı, bina yoğunluğu, bina cinsi, işsizlik oranı ve sanayi alanının etkileyeceği konut alanı. Üç mahallede, bu değişkenleri birbirleriyle karşılaştırarak hazır bilgisayar programlarında analiz için 2020 verilerine başvurduk. Bu değişkenlerin hepsini bir bütün olarak incelemek ve hesaplamak gerekiyor. Zemin, depremin şiddetini artırıyor. Bu yüzden çok disiplinli çalışmak zorunda olan şehir plancılarına çok iş düşüyor. Bina kaç yaşındaysa performansı ona göre değişiyor. Eğim çok önemli. Arazi kullanım özelliklerine geldiğimizde; yeşil alan miktarı, toplanma alanları, mezarlık, çocuk oyun alanları, spor tesisleri, boş alanlar gibi faktörleri göz önüne alıyoruz. Bütün bunlar toplandığında o nüfusa yetecek açık alanın olması lazım. Deprem sonrasında canlı kalabilmesi için; itfaiye ve hastanenin olması, ulaşımın sağlanabilmesi çok önemli. Yapılan bütün çalışmalarda insanların en fazla kurtulma nedenleri hastane ve itfaiye ulaşımının kolaylığı olmuştur.” dedi.
“Hasara neden olacak birinci faktör; işsizlik oranı”
“Avcılar İlçesinin Üç Mahallesinin Hasar Görebilirliğinin Hesaplanması” projesi kapsamında farklı ölçüm yöntemleri kullanılarak yapılan araştırmada (AHP, Bulanık AHP) en az riskli bölgenin Merkez Mahallesi olduğu sonucuna varıldı. İkinci sırada Ambarlı yer alırken; en riskli olan mahallenin Denizköşkler olduğunu ifade eden Prof. Karaaslan, “Yaptığımız araştırmada herkesi şaşırtacak bir sonuç çıkıyor. Değişkenlerin önem sırasına bakıldığında, hasara neden olacak birinci faktör; işsizlik. İşsizlik oranı çok önemli. İşsizlik oranı arttıkça, orada hasar riski artıyor. O binalar çürük binalar oluyor. Herkes, ‘hasarlı bina derler yıkılmak zorunda olur’ diye hasar tespiti yaptırmıyor. İş gücü çok önemli. İkinci sırada eğim ve itfaiyenin olması yer alıyor. Yaptığımız çalışmada gördük ki, Avcılar’ın bu üç mahallesinde itfaiye yok. Üçüncü sırada ise hastane sayısı ve alanı yer alıyor hasara neden olacak faktörler arasında. Dördüncü sıraya geldiğimizde, yakıt istasyonu var. Bu konuda Ambarlı riskli. Yakıt istasyonuna mesafe çok önemli. Yangına sebep olabilir, gaz nedeniyle zehirlenmeler yaşanabilir. Bu yüzden yakıt istasyonlarının konut alanlarından belirli bir mesafe uzaklıkta olması lazım. Beşinci sırada da yeşil alan faktörü yer alıyor.” dedi. Yeşil alan miktarının artırılması, boş alanların planlanması, binaların jeolojik etütlere uygun yapılması, iyi mühendislik ve mimarlığın depremden hasar görebilirliği azaltan faktörler olduğunu da sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Huriye Şule Karaaslan sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Binanızdan emin değilseniz, deprem öncesi tedbir alacaksınız. Riski hesaplarken birçok faktörü göz önünde bulunduruyoruz. 1999 depreminden sonra yönetmelikler iyileştirildi fakat uygulamalarda eksiklikler var. Bu araştırma ile Avcılar Belediyesi’nin hasarı azaltmak için hangi mahalleden başlaması gerektiği açıkça ortaya konmuştur. Projede yer alan Prof. Dr. Tarık Çakar, Yard. Doç. Dr. Didem Yılmaz, Öğr. Gör. Burak Kaan Yılmazsoy, Araş. Gör. Mehmet Ali Barışkan’ın katkıları olmuştur.”
Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından yükseköğretim kurumlarındaki...
İstanbul Gelişim Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Müdürlüğü ile Güz...