Geçtiğimiz yıl yapılan araştırmalarda ilk kez anne sütünde mikroplastik bulunmuş, annelere özellikle ambalajlı gıdalardan ve çeşitli kozmetik malzemelerden kaçınılması uyarısında bulunulmuştu. İstanbul Gelişim Üniversitesi Biyokimya Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Burçin Tüzüner mikroplastiklerin, tüketilen gıda ürünlerinden tutun da soluduğumuz havaya kadar birçok yolla vücuda girebileceğinin altını çizdi.
Uygun maliyetli ve birçok avantaja sahip olan plastikler, günlük hayatta birçok noktada kullanılıyor. Plastiklerin çoğu doğada kendiliğinden çözünerek kaybolsa da uygun şekilde bertaraf edilmeyen plastik atıklar, çevre ve insan sağlığı ile ilgili endişe yaratıyor. İstanbul Gelişim Üniversitesi Biyokimya Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Burçin Tüzüner “Mikroplastik nedir?” sorusunun cevabının iyi bilinmesi gerektiğini belirtirken, ne kadar süre vücutta kaldığı bilinmeyen bu plastiklerin insan vücudunda hücre ölümü ve alerjik reaksiyonlara sebep olabileceğinin altını çizdi.
İnsan ve çevre sağlığı için bu sonuçların endişe uyandırdığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Burçin Tüzüner,
“Öncelikle ‘mikroplastik nedir?’ sorusunun cevabı herkesçe bilinmeli. Plastik kirliliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan, 5 mm’den daha ufak plastik parçacıklara mikroplastikler diyoruz. Bunlar ya endüstriyel ürünlere fonksiyonellik sağlamak üzere özel olarak üretilmekte ya da büyük plastiklerin zamanla aşınması/parçalanması sebebiyle ortaya çıkmaktadırlar. Yediğimiz gıdalardan tutun da, tükettiğimiz su, soluduğumuz hava ve şimdilerde ise yetiştirilen tarım ürünlerine kadar birçok noktada bulunuyorlar. Ancak hâlâ vücutta tam olarak ne kadar süre kaldıkları bilinmiyor. Günümüzde Avrupa Birliği'ne üye bazı ülkelerde, kozmetik ve temizlik ürünlerinde mikroplastiklerin katkı olarak kullanımıyla ilgili ulusal yasaklar yürürlüğe girdi. Bizler de yaşam alanlarımızda mümkün olduğunca gereksiz plastik kullanımından ve tüketiminden kaçınarak, atık oluşumunu azaltabiliriz. Atıklarımızı kaynağında ayrıştıralım. Tekrar kullanım ve geri dönüşüm için çaba gösterelim. Sağlıklı yaşam alanları ve insanlar için gerekli çabayı göstermeliyiz.” şeklinde konuştu.
Kanda, akciğer dokularında, anne sütünde, hamilelerin plasentalarında, çiftlik hayvanlarının et ve sütlerinde ortaya çıkan mikroplastikler, yapılan son araştırmalara göre topraktan bitki tohumlarına da geçebiliyor. Aynı zamanda polipropilen yapılı biberonların sterilizasyon aşamalarında ve mama hazırlama için önerilen sıcaklığa kadar ısıtılmasına bağlı olarak mikroplastiklerin salınımı, biberonla beslenen bebeklerin, günde litre başına milyonlarca partikül içmesine sebep oluyor.
Dr. Öğr. Üyesi Tüzüner, mikroplastiklerin çevre ve insan sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik kısa, orta ve uzun vadede farklı çözümlerin dikkate alınması gerektiğini belirterek günlük hayatımızda uygulayabileceğimiz 5 pratik öneride bulundu.
1- Tek kullanımlık plastik çatal, bıçak, bardak, pet şişe veya pipet yerine cam, metal gibi tekrar kullanılabilir materyallerden yapılmış ürünleri kullanmak gereksiz plastik atıkların önüne geçebilir.
2- Aşırı ambalajlanmış ve gereksiz yere hacimli paketlenmiş ürünleri alışverişlerinizde tercih etmeyerek plastik tüketimini azaltabilirsiniz.
3- Plastik poşetlerin ortalama kullanım ömrü 15 dakikadır. Alışverişlerinizde plastik poşet yerine bez çanta kullanarak plastik atık oluşumunu azaltabilirsiniz.
4- Kullandığınız kozmetik ve temizlik ürünlerini, ambalajları yeniden kullanılabilir veya yeniden doldurulabilir olanlarından tercih edebilirsiniz. İçeriğinde mikroplastiklerin bulunduğu ürünler yerine doğal kozmetik, temizlik ürünlerini satın alabilirsiniz.
5- Atık üretiminin azaltılmasında tüketici olarak daha duyarlı davranış gösterip evlerinizde atıklarınızı ayrı toplayarak plastiklerin geri dönüşümüne katkı sağlayabilirsiniz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikal edişinin 86’ıncı yılında İGÜ’...
İstanbul Gelişim Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, bu yıl fakülteye yen...