Son günlerde dolar kurundaki hareketliliği doğru okumak için bugüne nasıl gelindiğinin çok iyi takip edilmesi gerektiğine dikkat çeken İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Dr. Öğretim Üyesi Lokman Kantar, "Ortadoğu’da oluşan kaos ortamı sonrasında tüm dengeler değişmeye başladı. Esad rejimine karşı başlangıçta Katar, Suudi Arabistan ve ABD ile müttefik olan Türkiye, ABD’nin izlemiş olduğu stratejiler nedeniyle Rusya ve İran’a yakınlaşmak durumunda kalmış ve ABD ile arasında gerilimler yaşanmaya başladı. Türkiye’nin Rusya ile S-400 füze anlaşması yapması, ABD’nin tabiriyle Halk Bankası yoluyla İran’a olan ambargonun delinmesi gibi konular ilişkileri daha da kopma noktasına getirdi” dedi.
"GÖZLER TÜRKİYE'YE ÇEVRİLDİ"
Trump’ın yönetime gelmesinin ardından ilk önce Çin’e karşı gümrük vergilerini artıracağını duyurduğunu belirten Kantar, “Türkiye’ye yatırım yapmakta olan Katar’ın körfez ülkeleri tarafından ambargoya tabi tutulması ile köşeye sıkıştırılmaya çalışılması, İran’a uygulanacak ambargonun senatodan geçmesi ve son olarak rahip Brunson’un tutuklu olmasına karşı ABD’nin Türkiye’nin iç hukukuna müdahale etmesi ile tüm dünya gözlerini Türkiye’ye çevirdi” diye konuştu.
"BUGÜN YAŞANANLAR GÜNEYDOĞU ASYA KRİZİNE BENZİYOR"
Kantar, "Türkiye’de son aylarda yaşanan bu gelişmeler 1997 yılındaki Güneydoğu Asya krizine benzemekle birlikte kendine özgü karakteristik özelliklere de sahip gelişmelerdir. 1997 yılının sonlarından itibaren başta Güney Kore olmak üzere Güneydoğu Asya ülkeleri üretim anlamında müthiş atılımlar göstermişler ve göstermiş oldukları büyüme rakamları ile doğrudan ve portföy yatırımları ile birçok yabancı yatırımcı bu ülkelerde yatırım yapmışlardır. Ancak bu ülkelerin borçlarının ABD doları cinsinden olması, bankacılık sisteminin mali disiplin altında olmaması, katı ücret politikaları ve yüksek çalışma saatleri gibi nedenlerle fon sahipleri yerel paraların ABD doları karşısında değer kaybedeceği düşüncesiyle paralarını ABD dolarına çevirip ülkeden çıkmaları Güneydoğu Asya ülkelerinde krizin daha da derinleşmesine neden olmuştur" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE’Yİ FİNANSAL SPEKÜLASYONLARA AÇIK HALE GETİRDİ"
Bu krizin bulaşma etkisi nedeniyle sırasıyla 1998 Rusya, Brezilya, 1999 Arjantin ve Türkiye krizlerini (1999-2001) takip ettiğine değinen Kantar, “Ülkemizdeki duruma gelecek olursak cari açığın/GSYİH’ye oranının yüzde 6-7 oranına gelmesi çekirdek enflasyonun artması, seçim harcamaları ve emekli ikramiyesi gibi popülist yaklaşımların bütçeye ek yük getirmesi, kredi derecelendirme kuruluşlarının bu göstergelere dayanarak Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi ve son olarak Trump’ın sponsorlarımız dediği uluslararası kredi kuruluşlarının Türkiye’ye borç vermemesi gerektiğini yüksek sesle dile getirmesi Türkiye’yi finansal spekülasyonlara daha da açık bir hale getirdi” dedi.
"YASAL DÜZENLEMELER ACİLEN YAPILMALIDIR"
Kantar, "Ülkemizin ekonomi yönetiminin kırılganlıkları artırmaması ve spekülatif baskılara maruz kalmaması için sermaye kontrolleri getirilmesi, gerekirse dış borç ödemelerinin ertelenmesi, sıkı maliye ve para politikası ile ilgili somut tedbirlerin alınması için gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
Mühendislik fakültelerini değerlendiren, kâr amacı gütmeyen ve bağımsız bir...
İstanbul Gelişim Üniversitesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Müdürlüğü ve Güz...