İstanbul’un tarihi yapıları risk altında mı?
Olası büyük bir depremde İstanbul’un tarihi yapılarında en fazla zararın donatısız yığma binalar ve surlarda yaşanacağını dile getiren İnşaat Mühendisi Dr. Öğr üyesi Ali Etemadi, “Güçlendirme yapılmamış tarihi yığma binalar daha fazla tehlike altında. Ama Ayasofya gibi daha önemli yapılarda mühendislik (ve ya yapısal güçlendirme) hizmeti almış yapıların tasarımında veya yapım aşamasındayken önlemler alınmış ve daha iyi bir davranış beklenebilir. Ancak hepsinin yeniden incelenip, günümüz teknolojileriyle güçlendirmelerinin yapılması gerekiyor” dedi.
İstanbul’da dün yaşanan 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından 473 binanın hasar gördüğü açıklandı. Binaların yanı sıra İstanbul’daki tarihi yapılara çevrildi. İnşaat Mühendisi Dr. Öğr üyesi Ali Etemadi tarihi binaların sünek olmayan davranış doğasından dolayı ve diğer taraftan kütleleri fazla olmasından dolayı daha fazla etkilenebileceğini söyledi.
“Tarihi binalar büyük kütlelere sahip olduğu için depremlerden daha çok etkileniyor” diyen İstanbul Gelişim Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Ali Etemadi, “Büyük bir deprem en çok İstanbul da bulunan donatısız yığma binalar ve surlarını etkileyecektir. Güçlendirme yapılmamış tarihi binalar daha fazla tehlike altında. Ama Ayasofya gibi yapıların tasarımında yapım aşamasındayken önlemler den dolayı hasarlar sınırlı olabilir. Ancak 7 Richter büyüklüğü üzerindeki bir deprem bu tarihi yapılarda ciddi hasarlar yaratabilir. Hepsinin yapı stoku farklı ve farklı dönemlerde eklentiler yapıldığından sismik davranış tespiti için detaylı çalışmalar gerekiyor. Hepsinin incelenip, günümüz yöntemleriyle güçlendirmelerinin yapılması gerekiyor” diye konuştu.
ÖNCELİK HASTANE VE OKULLARDA
İstanbul deprem riski yüksek bir bölge olduğunu anımsatan Öğr üyesi Dr. Ali Etemadi, “İstanbul’da en tehlikeli yapılar genelde 1999 deprem yönetmeliğinden önce yapılmış binalar. Bu binalarda düşük beton kalitesi, donatı detayı, sünek olmayan bağlantı davranışı vb. birçok sorunlar var. Ancak hükümet kentsel dönüşüm projesi altında bu riskli binaları yeniden yapılması kararını almıştır. Ancak söz konusu bunların sayısı fazla olduğu için yenileme süreci zaman alacak. Ancak öncelik içinde binalarda bulunan kişi sayısı bakımından ve deprem sonrası kesintisiz hizmet verme zorunluluğu ve deprem sonrası afet yönetimi açısından önem taşıyan binalar önceliklidir. Bunların içinde hastaneler, hükumet konutları, okullardan söz edilebilir. Özellikle hastanelerin hasar görmemesi çok önemli. Hatta yeni yönetmelikte hastanelerin taban izolatör gibi yeni teknolojiler kullanarak depreme karşı dayanıklı hale getirilmesi konusunda yeni şartlar eklendi” ifadelerini kullandı.
İBB YENİDEN YAPILANDIRMA HALİNDE
AFAD’ın 2016 verilerine göre İstanbul’da toplam 2 bin 354 toplanma alanı olduğunu ancak TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nın bu verilerin büyük bir kısmının nitelik bakımından ‘toplanma alanı’ sayılamayacağını söylediğini bildiren Etemadi, “Bu toplanma alanları bildiğiniz üzere birçoğu imara açıldı. Ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi bunları hızlı bir şekilde yeniden belirleyip, organize etme gayretinde” şeklinde açıklamada bulundu.
YENİ BİNALARDA YAPISAL RİSK DAHA AZ
Hızlı bir şekilde depremin olası etkilerinin daha fazla olduğu ve eski yapıların bulunduğu bölgelerin belirlenmesinin şart olduğu ifade eden Etemadi, “Buraların dönüşüm kapsamında alınması gerekiyor. Daha yeni binalar ise mühendislik hizmeti gördüğü için çok büyük çapta hasar almayacaktır. Ancak yapısal olmayan yani asma tavan çökmesi, dolap düşmesi, bölme duvarların yıkılması gibi olan yapısal olmayan hasarlar bu tip binalarda bekleniyor. Ama bu yeni binalarda büyük bir yapısal hasar olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.
Eklenme Tarihi: : 27 Eylül 2019 Cuma