SAĞLIK BİLİMLERİ ALANINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ÇALIŞTAYI
YÖK "SAĞLIK BİLİMLERİ ALANINDA LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ÇALIŞTAYI" DÜZENLEDİ
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca, sağlık bilimleri alanında lisansüstü eğitimin problemlerini masaya yatırdı. Çalıştaya katılan Enstitü müdürümüz Osman Çakmak toplantıdaki intibalarını sizler için özetledi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç, YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. M. İ. Safa Kapıcıoğlu, YÖK Üyesi Doç. Dr. Zeliha Koçak Tufan, YÖK Başkan Danışmanı Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu katıldı. Avrupa Üniversiteler Birliğinde (EUA) bu alanda başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş olan Prof. Dr. Michael J. Mulvany birer sunum yaptı. Toplantıda Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü müdürü Sağlık bilimlerinde iyi uygulama örneği olarak Hacettepe örneğini anlattı.
Üniversitelerin sağlık bilimleri enstitü müdürleri, yöneticileri ile bazı üniversitelerin sağlık bilimleri alanında lisansüstü eğitim gören öğrencilerinin yer aldığı Çalıştay şu temalarda atölye çalışmaları yapıldı.
Tema 1: Özgün Araştırma ve İnovasyon Odaklı Doktora Eğitimi (Vizyon, strateji ve hedeflenen sonuçlar)
Tema 2: Doktora Programlarının Yapılandırılması (Süre, ders, yeterlilik, tez, tezin değerlendirilmesi)
Tema 3: Doktora Danışmanlarının Profesyonel Eğitimi
Tema 4: Sanayi Destekli Doktora Programları, Proje Kültürü, Proje Destekleri
Tema 5: İnterdisipliner Doktora Programlarının Geliştirilmesi
Tema 6: Sağlık Bilimlerinde Doktora Programlarının Kalitesi ve Akreditasyon
Çalışma gruplarının raporları okunarak genel bir değerlendirme yapıldı. Toplantıya katılan Enstitü müdürümüz Prof. Dr. Osman Çakmak katıldığı grupta (Tema 3) de katkılarını ve tartışılan konularla ilgili intibalarını şu şekilde anlattı:
Doktora Danışmanlarının Profesyonel Eğitimi grubunda çalışmalara katıldım. Ayrıca Değerlendirme ve tartışma konuşmaları sırasında da değerlendirme kısmında kısa bir konuşma yapma imkanı buldum. YÖK Lisansüstü eğitimde kaliteyi artırmak için çaba içinde. Orada da belirttiğim gibi, ülkemizdeki başarılı ve iyi örnekler üzerinden yola çıkılması ve yenilikler yapılmasının daha doğru bir yol tercihi olacağı kanaatındayım. Genelde kurumlarımızın yanlışlığı iyi bir sistem yapma gayreti içine girmeleri ve Merkezden işlerin düzeleceğini düşünmeleridir. Halbuki ideal bir sistem dönüşüm için çalışmanın esasını değil sadece bir parçasını teşkil eder. Sürece bağlı proje anlayışı ile sorunlara çözüm teklifleri geliştirmeliyiz. Toplantıda da dikkat çektiğim gibi, sürekli mevzuatta değişiklik yapılmakla (yap-boz) ideal sistemi arayışı ile iyi sonuçlara ulaşılmamaktadır. Onun yerine Ülkemizde iyi gruplar ve başarılı modelleri öne çıkarmalı ve uygulamalarını rehber hale getirmeliyiz. Yapmamız gereken başarılı örnekleri paylaşarak, çözümü dışarıda değil,kendi içimizdeki başarılı örneklerde aramalıyız.
Ülkemizde değerli araştırma grupları ve araştırmacılar var. Örneğin Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünün sunumunda bir başarı hikayesi dinledik. Bu grup, Lisansüstü dersleri Nature ve Science gibi dergilerde yayınlanan makaleler üzerinden yapıyorlar. İyi bir makale eser yazıcısı ve üretken olmak istiyorsanız, Dünyada en iyi makaleler ve eserlerin neşredildiği dergi ve kitapları takip edeceksiniz. İyi bir makale okuyucusu olmayınca iyi bir makale yazarı olamıyorsunuz. Gerek iç ve gerekse dış dünya ile dinamik ilişki içinde değilseniz, gelişmeniz mümkün olmuyor. Bilim Akvaryum darlığında kalmayı kaldırmıyor.
Bilindiği gibi, Lisansüstü eğitim Araştırmacının zengin bir bilim tartışma ve bilgi alış-verişi ortamında bilimsel etkileşim içinde olmasını gerektirir. Bilimsel etkileşim ise bilimsel seminerlere ve ulusal ve uluslararası konferanslara katılım yoluyla teknik bilgi zenginliğini arttırmakla mümkün olur. Araştırmacının Akvaryum darlığından kurtularak okyanus enginliği ile tanışması lazım. Araştırma, okyanus zenginliğini gerektirir. Gezmek, görmek, uluslararası konferanslara katılmak, bilgi paylaşmak, farklı ülkelerin bilim adamları ile çalışmak gelişimin ve heyecanın en önemli unsurudur. Araştırmacıyı içine kapanık ve tutucu olmaktan kurtarmanın sürekli yenilenmenin yolu budur.
Bilinen Konularda Çalışma Yapmak, Yayınlanmış Çalışmaları Doğrulamak Lisansüstü Eğitim Felsefesi ile Bağdaşmaz
Toplantıda da vurgulandığı gibi, Lisansüstü eğitimde kalite ve muhteva kazanmak için bilinen konularda ürün geliştirmek, geçmişte yayınlanmış çalışmaların tekrarını doğrulamak ve bunu tezden saydırmak Lisansüstü eğitimin felsefesi ile bağdaşmayacaktır.
Bu konunun bu şekilde gündeme gelmesini bence önemli bir gelişme olarak kaydetmek lazım. Çünkü asıl kök probleme yaklaşılmaktadır. Ülkemizde lisansüstü eğitim bir çok kez dar bir çevrede birkaç ders alarak bir araştırma projesini kendi köşesinde yaparak, kütüphaneden yeni literatürlerden habersiz bir şekilde formaliteleri sağlayarak lisansüstü eğitim yapılmaya çalışılmaktadır. Bu durum kişiyi mesleki anlamda o seviyeye taşımayacaktır.. Ünvan alınmış olsa bile.
Lisansüstü eğitim kişiye bağımsız bilimsel araştırma yetisi kazandırmışsa anlamlıdır. Kişi kesinlikle en azından o çalıştığı sahanın literatürüne hakim hale gelmelidir. Her yıl bir kaç defa sempozyuma katılmalıdır. Bilim insanları, farklı okyanuslara yelken açıp farklı kültürlerde yaşayarak bilim kültürlerini geliştirerek ve genişleterek zinde ve açık görüşlü halde kalabilirler. Aksi durum ise, tutuculuğu, gelişime karşı duruşu, ve nihayetinde yok olmayı getirir.
Lisansüstü eğitim sırasında sürekli kendimize soracağımız sorular var: Örneğin öğrenciye verdiğimiz eğitimle ve derslerle öğrenciye araştırma kültürünü kazandırabildi mi?
Danışmanların Profesyonel Eğitimi
Osman Çakmak, atölye masasında ilgili olduğu grupta üzerinde durduğu ve durulan hususları ise şu şekilde anlattı:
Doktora Danışmanlarının Profesyonel Eğitimi başlıklı masada yer aldım. Burada dört hususun raporda yer alması için çaba gösterdim. Bunlar kısaca aşağıda belirtilmiştir.
1-Danışmanlık yönetiminin güçlendirilmesi: Danışmanlıkta zorlayıcı faktörlerin tanımlanmasına ve amaçlar ve sorumlulukların vurgulanması ihtiyaç var.
2-Danışmanlık rolünün anlaşılması. Danışman öğrenciden ne bekler? Danışman olarak öğrenci ile doğru iletişimin neresindeyiz ve hangi rollere sahibiz? Birkaç ders vermek ve sınavları geçmekle öğrencinin gerekli ve gerçekçi lisansüstü vizyona kavuşmayacağı aşikardır. Öğrenciler öncelikle orijinalliğin ve özgünlüğün yeniliğin ne olduğunu öğrenecekler. Öğrenci ders ve tez döneminde zorluklarla baş etmeyi, planlı çalışmayı ve bağımsız araştırma yapma ile tanışacaklar. Sonuç itibarıyla fikir yeniliği en önemli boyut olduğundan Yüksek Lisans ve Doktora adayının sabırlı ve odaklı olmayı öğrenmesi gerekir. Özellikle danışmanla teknik tartışmaların sağlıklı yapılabildiği ve yeni fikirlere yapıcı, hoşgörülü bakış açısı ile yaklaşıldığı ortamlarda sonuca ulaşılır. Karamsarlık, özgün fikir üretilebileceğine inançsızlık, hoşgörüsüzlük, fikirlerde kısıtlamalara gitmek bilimsel gelişmenin engelidir. Danışman ile doktora öğrencisi arasında iletişimin sağlıklı olması en temel vazifedir
3-Araştırma etiğinin kuvvetlendirilmesi. lisansüstü eğitimle kazanılması gereken hususların başında bilimsel etiğin ve bilimsel dürüstlüğün kavratılması gelmektedir. Öğrenci başta atıf usüllerini ve kaynak gösterme metotlarını öğrenecek.
4- Toplumla etkileşimi garanti eden sistemlerin oluşturulması. Üniversitenin araştırma enstitüleri, öncelikle yerel, yöresel problemleri ele alınmasını sağlayan bir araştırma mekanizmaları kurma çabası içine girmelidir. Bunun için yerel ve bölgesel Ar-Ge birimleri ve firma yetkilileri ile yakın ilgi içine girmeye çalışmalı, bölge taleplerini ve önceliklerine göre araştırma politikası oluşturmaya çabalamalıdır. Öğretim üyeleri, sanayici ve üreticilerle yakın diyaloğu ve alanda oluşturacağımız mekanizmalar sayesinde bölgesel problemlerin tez ve araştırma konularına yansıması sağlayabilmelidir. Yeni fikirlere ulaşmak için danışman, araştırma grubu arkadaşı, sanayide ve dünyada akademide uzmanlar ile yoğun fikir alışverişini gerekli kılmaktadır.
Özet olarak bizim ne yaptığımız değil, yaptığımızın ne işe yaradığı önemlidir. Uygulmaya dönüşmeyen bilginin önemi yoktur.
Eklenme Tarihi: : 28 Haziran 2016 Salı
İstanbul Gelişim Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi tarafından bu y...
Kış aylarının gelmesiyle grip aşısının koruyuculuğu tartışılmaya başlandı. ...